Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2020 11:38
Kırk basması, Anadolu'daki inançlardan birisidir. Loğusa ve çocuğun doğumdan sonraki kırk gün içerisinde hastalanmalarına halk kültüründe “kırk basması” adı verilir. Bu kırk gün içerisinde anne ve çocuğu hastalıklardan, nazardan, kötü etkilerden korumak için çeşitli önlemler alınır. Bunun için, kırk gün içerisinde anne de çocuk da ziyarete gelenlerden korunur. Bu süre içerisinde anne ve çocuğun dışarıya çıkmalarına izin verilmez. Kendileri gibi kırklı kadınlarla ve kırklı çocuklarla karşılaşmaları önlenir.
Anadolu’da anne ve çocuğu kırk gün içinde çeşitli hastalıklardan korumak için uygulanan adet ve inanmalardan bazıları şunlardır: Yeni doğan çocuğun yüzü yakınlarından başkasına kırkı çıkıncaya kadar gösterilmez. Çocuğun bezi dışarıya asılmaz. Gece dışarıdan
gelenler loğusanın ve çocuğun yanına alınmaz. Loğusanın bulunduğu odaya ateş konur. Kırklıyken bir araya gelen iki kadın boncuk değiştirir.
Çocuğa kırk karışmışsa, çocuk bir ağacın dibinde, içine kırk çakıl taşı konmuş su ile yıkanır. Kırk basmasına sebep olduğuna inanılan kişinin kucağına çocuk verilir, köyün etrafında dolaştırması istenir. Kırk gün evden dışarıya ateş, maya, tuz, sirke, ekmek verilmez. Ayrıca, Yeşilöz ve Mut yöresinde çocuğu kırk basmasın diye, iki kırklı karşılaşırsa ekmek değişirler.
Adana ve çevresinde “Kırk basması nedir?” diye sorulduğunda alınan cevaplar şunlar olmuştur:
- Kırklı kadının yanına bir başka loğusanın gelmesiyle kırk basması olur.
- Doğumdan kırk gün sonra çocuğa bir şeylerin basıp zarar verdiği düşünülür.
- Kırk basması, çocuğun kırkıncı gününü doldurmasıdır.
- Anne sıkıntılı olur, bebekte huzursuzluk ve zayıflama olur. Aydaş meydana gelir.
- Anne ve bebekte özür kalır.
- Loğusanın ve bebeğin yüzünde çirkin yaralar çıkar.
- Kırkıncı gün bitince anne ve çocuğun kötü rüyalar görmesine kırk basması denir.
- Bir cenaze varsa, cenazeden birisi kırklı çocuğun yanına giderse kırk basar.
- Kırk basarsa çocuk ölür.